KNUT HAMSUN - AÇLIK
Midenin boş olması.
Maslov’un ihtiyaçlar hiyerarşisindeki ilk ihtiyaç. İşte Hamsun’un kast ettiği
tam da bu.
Açlık, İdealist bir
yazarı her işi yapabilecek vasıfsız bir elemana evirmeyi nasıl başarır? İşte bu
sorunun cevabı bu karanlık romanda. Şimdiden söyleyeyim. Çok sert bir kitap
Açlık. Tam bir bunalım kitabı. Ben bunaldım. Özellikle de yazmayla aranız varsa
üstüne üstlük işsizseniz, evet, yanlış duymadınız hâlâ bir işiniz yoksa
karakteri anlayıp kendinizden parçalar bulabiliyorsunuz Açlık’ta.
Adam tam bir saf. Çok
saçma bir saflık. Önce biraz umursamaz gibi düşündüm ama değil. Ne yaptığı
belli olmayan, yok olmaya yüz tutmuş bir adam. Üzerindeki yeleği rehin bırakıp
üç-beş kuruş aldıktan sonra günlerce aç duran karnını doyurmak yerine o parayı
başkasıyla paylaşan bir adam. Genelde yaşlılardan ve fiziksel kusurları
olanlardan iğrenen ama yanından geçen herhangi birine de elinde avucunda ne
varsa vermeye hazır olan bir adam. İyi niyetli. Gereksiz yardımsever. Kafamı
bozdu.
“Elim kendiliğinden cebime gitti, bir şey vermek istedim. Cebimin boş olduğunu görünce boynumu eğdim, başım önümde geçip gittim yanından.”
Benim merak ettiğim
konu o sefalet içinde yazı yazmayı nasıl başarır? Ben oturup iki kelime yazmaya yeltenirken
karnımın tok olması, nikotin ihtiyacımın karşılanmış olması, tek başıma bir
odada olmam, sessizlik ama illa ses olacaksa da sevdiğim bir şarkının çalması, mümkünse havanın kararmış olması, başımın
ağrımaması, o gün “işte bugün!” diye hissetmem gerek. Neyse uzatmaya gerek yok.
“O perişanlığımda çok kere en olmayacak konuları seçtim, yazılmaları bana saatlerce süren çabalara maloldu. Yazdım, hepsi geri çevirildi. … Kendi kendime ergeç başaracaksın, dedim hep…”
Tüm bu ahvalde Tanrı’ya isyan etmekten kendini alamıyor “ … sürüp giden eziyetleri yüzünden Tanrı’ya gittikçe daha çok hırslanıyordum. Istırap çektirmekle, karşıma engel üstüne engel çıkarmakla beni kendisine yaklaştıracağını, yola getireceğini sanıyorsa aldanıyordu; bunu ona temin edebilirdim. İnadı karşısında ağlamalı, başımı göğe kaldırarak bunu ona, sessice, ilk ve son defa söyledim.”
SESSİZCE, İLK VE SON
DEFA.
NOT: Elinde gazeteyle bankta oturan görme sorunlu
yaşlı adamla karakterimizin girdiği diyalog beni çok sinirlendirdi ama kahkaha
attım. Adamı def ediş tarzı çok hoşuma gitmişti. Size duymak ve cevaplamak
istemediğiniz soruları çekinmeden soran, cevap alamayınca pes etmeyip soru
bombardımanına devam eden meraklı develer hep karşınıza çıkacaktır.
SİKTİR
EDİN.
TAŞŞAK GEÇİN.
“Vaktiyle 2 numarada oturanların hepsini tanırım ben. Ev sahibinizin adı nedir?”
“Happolati!”
Комментарии
Отправить комментарий