2018 Oscar Değerlendirmeleri: Volume II
Kaldığımız yerden devam
ediyoruz. Şimdi dört filmi birden ele alacağız. Hepsini buraya sıkıştırıyoruz
çünkü bu filmlerden ikisini yarım bıraktım ve diğer ikisini de patlayarak
çatlayarak zar zor tamamlayabildim (Call me by your name dâhil toplam 3 film
yarım bıraktım. Bunu söylüyorum ki anlayın değerlendirmeyi yapan adamın
yetkinliğini)
PHANTOM THREAD
Bu filmi fm oynarken
izlemeye çalıştım. Eğer fm oynamayarak izlemeyi deneseydim muhtemelen yarım
bırakırdım. Hani başka bir şeyle meşgul olursun da televizyonu açık bırakırsın ya
ses yapsın diye, o hesap. Daniel Day-Lewis başrolde (Bu adam da sinemayı
bıraktı mı, bırakacak mı, saldı mı, salacak mı belli değil) ve partneri de Vicky
Krieps diye bir hanımefendi. Film genel olarak İngiliz modası, moda çevresi ve
Woodcook beyefendinin aşk ve iş hayatı üzerinden karakteri yansıtılmak üzere kurgulanmış. Filmin konusu hiç
mi hiç ilgi çekici değil. Bu durum oyuncuların sırtına yüklenen ağır bir yük
olmuş. Gidin sorun bakıyım entelektüel çevrelere filmin senaryosu, akıcılığı,
vuruculuğu hakkında övgü yapabilecek cesaretleri var mı? “Daniel Day-Lewis üstat”
demekten öteye gidemezler. Ayrıca Vicky hanımefendinin filmde rol icabı (rol
icabı mı bilemedim?) kullandığı İngilizce beni o kadar rahatsız etti ki,
kulaklığı çıkarıp vuracaktım sağa sola. Özellikle yemek yedikleri sahnede kelime
bulamayıp sürekli ağzıyla değişik sesler çıkarması eğer rol gereğiyse çok
iğreti, değilse tam bir fiyasko, eğer bu fiyaskoyu filme monte eden yönetmen “Müthiş!
Çok doğal oldu teşekkürler Vicky’cim” diye düşündüyse daha da kötü. Eğer
izlerseniz sıkılırsınız diye düşünüyorum.
.
Gelelim filmin
adaylıklarına.
En
iyi film: HAYIR, alamaz.
En
iyi yönetmen: HAYIR, alamaz.
En
iyi erkek oyuncu: HAYIR, alamaz.
En
iyi kostüm: Alabilir
En
iyi yardımcı kadın oyuncu: Alabilir
DUNKİRK
Christopher Nolan
reisin filmi. Ama bir savaş filmi. Ben savaş filmlerine ayar oluyorum. Özür
dilerim. O savaş ortamı, uzatılan sahneler (gerçi bu film bir saat kırk beş
dakika gibi), kan, revan, bir milliyetçilik havası cart curt. Hiç haz etmiyorum.
O yüzden reisin sıkılarak izlediğim tek filmi galiba bu. Filmi üç ayrı hikayeye
ayırarak anlatmış reis. Ama olmadı. Ben sevmedim. Şimdi burada bir şeyler
söylemem gerek Nolan hakkında. BU ADAM var ya BU ADAM. Şu ana kadar hiçbir
Oscar ödülü alamadı (adamakıllı). İnsan hayret ediyor. Muhtemelen tarihin en iyi yönetmeni
bu adamdır. Şu filmleri sayacağım ve bu adamın hala bir oscara sahip olmadığını
görünce büyük söveceksiniz: MEMENTO, INSOMNIA, BATMAN-DARK KNIGHT SERİSİ, THE
PRESTIGE, INCEPTION, INTERSTELLAR
Allahım şu filmlere
bak! Kalbime inecek şimdi! Bunlardan hiçbiri ne en iyi film, ne en iyi özgün senaryo, ne en iyi
yönetmen, hiçbir ödül alamadı ya! Şaka gibi. Bu adama çok haksızlık yapıldı. Bu
haksızlığı Dunkirk gibi en vasat filmiyle kapatıp hakkını teslim etme yüzsüzlüğünü gösterirler mi? Sanmıyorum. Akademinin gıcığı var Nolan’a herhalde. Tavuğunuza kışt mı dedi lan bu adam?
YAZIK YEMİN EDİYORUM ÇOK YAZIK.
Dunkirk’ün irili ufaklı
8 adaylığı var. Biz sadece ikisini tahmin edeceğiz:
En
iyi film: HAYIR, alamaz.
En
iyi yönetmen: HAYIR, alamaz
DARKEST HOUR
Gelelim yarım bırakılanlara! Bu filmi ne zaman
açtım, ne zaman kapattım onu bile hatırlamıyorum. Churchill beyefendinin
hayatının bir kesimini konu ediniyor film ve başrolde Leon’un kötü polisi,
Batman’ın iyi polisi Gary Oldman reis var ashdhas. Tek bilgim bu. Konuya ne
kadar hakim olduğumu anlayın.
Adaylıkları:
En
iyi film: HAYIR, alamaz.
En
iyi erkek oyuncu: EVET, alır. GARY OLDMAN. Hemen
bahislerinizi oynayın. Filmi izlemeden bu tespiti yaptım.
En
iyi makyaj ve saç tasarımı: EVET, alabilir.
THE POST
Yok basın özgürlüğü,
yok Amerikan milliyetçiliği yok bilmem ne. Diyalog filmlerini hiç sevmem.
Özellikle ilgimi çekmeyen bir diyalog dönüyorsa ortada sabrım taşar. Tom Hanks
miş, Meryl Streepmiş, Spielbergmiş. Vız gelir tırıs gider. Bu filmi beğenenler
önceki yaşamlarında kaplumbağa falandı herhalde.
Hatırlıyor musunuz? Gazetecilik
temalı Spotlight filmi vardı ya hani. 2015’te en iyi film oscarını alan. Müthiş
bir filmdi. Belki Spotlight’tan daha iyi filmler vardı o sene ama oscarı
Spotlight almalıydı. Neden mi? Kiliselerde rahiplerin gerçekleştirdiği çocuk
istismarları ve tacizlerini araştıran ve açığa çıkaran azimli gazetecilerin
konu edilebildiği bir film devrimdir. Mesajın kralı vardır. Toplumsal dönüşüme
ve insan beyninin sorgulama yapmasına, tabuların yıkılmasına katkı sağlar böyle filmler. Fm deyimiyle
bitiriciliği 20 olan bir yaratıcı santrafordur. Ama The Post? Peh. Haydi
işine. Bir de şu meseleye değinmeden geçemeyeceğim efendim. Meryl Streep denilen
hanım abla dışında aktris mi yok? Yok mu gerçekten? Her sene en iyi kadın
oyuncu oscarına aday olmak zorunda mı yav? Bilim yapan kadın söyleyin diyoruz
Curie diyosunuz, aktris diyoruz Streep diyorsunuz. Biraz kendinizi geliştirin
kızlar.
Adaylıklar:
En
iyi film: HAYIR, alamaz. (Ama akademiden bu film üzerine bir
ters köşe gelebilir. Onlar sever böyle boktan işleri. O yüzden sürpriz kupona
THE POST yazabilirsiniz en iyi film için.)
En
iyi kadın oyuncu: HAYIR, alamaz. Streep avcunu yalar.
Комментарии
Отправить комментарий