Сообщения

Сообщения за январь, 2018

Dostoyevski ve Yeraltından Çıkan Notlar

Изображение
Hiç abartmadan söylüyorum. Yeraltından çıkan bu notlarla, tespitlerle en az on beş kitaba ana fikir bulabilirsin. Dostoyevski’nin Yeraltından Notlar’ı benim için başyapıttır. Bir tanedir.   1.   Bu Yazıyı Yazmamın Sebebi “Nihayet: İşsiz güçsüzlükten canım sıkılıyor, uzun zamandır bir şey yaptığım yok. Yazmak da bir uğraş olacak benim için. Çalışmanın insanı iyi, dürüst yaptığını söylerler. En azından, bu da bir olasılık.” Üstüne ekleyecek söz yok. Elemanın dediği gibi nereye gitsem benden önce bir şairin oraya gittiğini görüyorum. Bunu Yeraltından Notlarda daha çok gördüm. Bu sevindirici mi? Evet çok sevindirici bir şey benim için. 2. Öfke Halinin Bastırılması “Olayın özü de…” “… öfkeli biri olmadığımı; kimseyi, kuşları bile ürkütemeyeceğimi, bununla ancak kendimi avuttuğumu bilmemdi. Öfkeden ağzımdan köpükler saçıldığı bir anda oyuncak bir bebek ya da bol şekerli bir çay getirin, hemencecik yumuşayıveriyordum. Hatta, sonra kesinlikle öfkemden dişlerim gıcı

Yuri Oleşa - Kıskançlık / Sıradan Şahsiyetlerin Unvan Sahibi Olabilmesi

Изображение
Bu yazıda kitabın kurgusuyla, murgusuyla, karakterleriyle hiçbir şeyiyle alakamız olmayacak. Ne kitabın ne anlatmak istediğiyle, ne de karakterlerin hangi semboller taşıdığıyla ilgileneceğiz. Sadece iki tanecik paragrafçık üzerinden bir mesele üzerine kısacık konuşacağız. Bu konuşacağımız şeylerin kitabın vermek istediği mesajla hiçbir alakası dahi olmayabilir. Çok da umursanacak bir durum değil benim için. Yaratıcı okurluk kurslarına gitmedik ondan böyle yapıyoruz ellaaaam. Yok,yok yaratıcı okurluktan değil, ondan değil. Kitap ne verdiyse bana, neyi hoşuma gittiyse, neyi düşündürebildiyse, onu vereceğim sana.  “Beni ezme hakkını ona kim verdi?  Ben neden ondan kötüyüm?  O daha mı akıllı?  Ruhu daha mı zengin?  Daha mı güçlü? Daha mı önemli?  Sadece konum olarak değil, özünde de mi benden daha büyük?  Neden onun üstünlüğünü kabul etmek zorundayım?  Bu soruları sordum kendi kendime. Her gün gözlemler bana yanıtı parça parça verdi. Aylar geçti. Yanıtı biliyorum. Ve artık sizd

G.G. Marquez - Kırmızı Pazartesi (Ya da Güven Probleminin Gerekliliği)

Изображение
Son zamanlarda okuduğum en ilginç konulu kitaplardan bir tanesi oldu Kırmızı Pazartesi. Değinilecek çok şey var Marquez’in Kırmızı Pazartesi’sinde. “Ortada bir cinayet var. Katilin kim olduğu, neden cinayeti işlediği belli değil ve ben okurken dedektifçilik oynayacağım.”  ı-ıh…. Öyle bir şey değil. Bu “İşleneceğini herkesin bildiği bir cinayetin öyküsü”…. Genelde kitaplar hakkında yazarken olay örgüsünü ve diğer teferruatlarını anlatma gereği duymam, altını çizdiğim birkaç cümlenin bana düşündürdüklerini yazarım. Ama bu kitap olay kitabı ve verilmek istenen olay içerisinde gizli. Kitapta hiçbir cümlenin altını çizme gereği duymadım zaten. Bunun sebebi olay olay olay da. Kelimelerde zuhur etmemiş hissettiklerim. Öyleyse hafiften bahsetmem gerek olaydan: Bayardo San Roman ve Angelo Vicario evlenirler. Gerdeğe girerler. Bayardo denilen gavat, Angelo’nun  bakire olmadığını görür ve onu baba evine geri götürür. Angelo’nun ikiz erkek kardeşleri vardır. Pablo ve Pedro

Güldürülü Hitler Filmi ve American History X

Изображение
Er İst Weider Da (2015) Alman yapımı bir komedi filmi izledim geçen günlerde ama komediden ziyade korkutucu geldi bu film. İçinde güldürü unsurları olmadığı için korkutucu gelmedi(Güldüğüm, kahkaha attığım, gülümsediğim sahnelerde oldu elbette). Bilinmesi ve tetikte olunması gereken bazı gerçekleri yansıttığı için korkutucu geldi. Neden mi? Filmi izlerken çoğu sahnenin doğaçlama gerçekleştiğini gördüm. Hatta biraz da röpartaj tadındaydı. Halkın nabzı yoklanıyor gibiydi. Hitler’in insanlara düşüncelerini aktarıp onlardan görüşler aldığı ve sorular sorduğu sahnelerde, Almanların verdiği cevaplar hâlâ Hitler’in savunduklarına paralel ve ırkçı eğilimliydi. İşte korkutucu olan buydu. İnsanların içinde ufak bir kıvılcım bekleyen patlamaya hazır bir bomba var. Her zaman oracıkta bekliyor. Film öyle çekilmiş ki, Hitler’in başrol oluşu ve filmin bakış açısının Hitler üzerinden gidişi, hatta bazı sahnelerde Hitler’in içsesine kulak verişimiz bir an için “Haydi oğlum geç iktida

Rusça Şarkı Önerileri

Изображение
Sovyetlerin çöküşünden sonra kapitalizmin ülkeye nüfuz etmesiyle değişen kültürel yapı ve rus müziğinin amerikan kültür emparyalizminin yoğun baskısı altında kalmasıyla oluşan yozlaşmayı sizlere... şaka şaka. Radyoda, tvde orada burada karşıma çıkan birkaç Rus şarkısını paylaşmak istedim (Komisyoncu falan değilim amk). Anladığımdan değil ha. Yalan söyleme, hiçbir bok anlamadan ritmin akıcılığı ve sözlerin uyumu nedeniyle bir İngilizce, İspanyolca, falanca dildeki şarkıyı saatlerce dinlemedin mi amk. İşte öyle bir şey bu da. He işte. Belki seversin. Hoşuna gider. Yeni bir şeyler tatmış olursun.  Şu sıralar bu dayıya sardım. Grubun ada bak Via Gra :)) Bu şarkıya da bir operatör reklamında rastladım. Hoşuma gitti. Ben Özgürüm diyor abimiz.  Hafifledim. oh. Bu mantarları seviyorum.  Mantarlardan anlayacağınız üzere Moskova merkez patlıyor herkes. Bu şarkıda istemsizce votka içip götü başı dağıtasım ya da sokağa çıkıp milletten sigara isteyesim geliyor a

Bizim Büyük Bok Yememiz

Изображение
Sa. Yargıç Zima karşınızda. Yargılanmadan kurtulmak istiyorsanız koşu bandına çıkıp en son hızı ayarlayıp saatlerce kaçmanızı öneriyorum. Bugün yargılayacağımız döküntü: Barış Bıçakçı – Bizim Büyük Çaresizliğimiz. Kitap hakkında ağır sözler söyleyeceğim ama bu demek değildir ki ben bir barbarım. Çetin – Ender ve Nihal isimli şahısların aynı ev içerisinde birbirlerinden haberi olmadan belirli imâlar ve saçmalarla yaşadıkları aşk üçgeni kitabın özeti. Çok sığ ve yalın söylediğim için sanmayın ki bir ahmak bunları söylüyor. Belki de öyleyimdir. Bilemezsin. Neden bu kadar sinirliyim? Neden bu kadar nefret doluyum? 1  1.     “Ankara! Vay be gri şehir!” güzellemeleri.  Düşün artık Ankara’nın yakasından. Ankara’daki sokak adlarını, Ankara’daki hava durumunu, , Ankara’da sürekli gittiğiniz kebabçıyı yazmaktan vazgeçin. Bu durum milliyetçilik, ırkçılık ve din gibi bir şey amk. Bir şehri yücelterek kendi derdine alet etmek hiçbir boku güzelleştirmiyor. GRİ ANKARA ROBOTU

KAZANCAKİS - ZORBA ve ZORBALIK

Изображение
Merhaba bayanlar ve baylar. Bugünkü konuğumuz Aleksi Zorba bey. Kendisiyle birazcık sohbet edeceğiz. İyisiyle kötüsüyle, doğrusuyla yanlışıyla. Kitap olay odaklı değil, elbette bu kitapta hiç olay yok anlamına da gelmiyor. Olaylar cılız demek istiyorum yani. Kazancakis’in kitaba Zorba adını vermesinin bir sebebi var tabi. Bu bir karakter kitabı. Zorba olmasa bir hiçten ibaret olur kitap. O yüzden olaylardan yüzümüzü çevirip sadece Zorba’yı tanımaya, anlamaya çalışacağız bu yazıda. Aleksi Zorba abimiz, Patron denilen lavukla bir gemide tanışır. Patron onu işe alır ve böylece kitabın başından sonuna kadar Zorba’nın düşün ve haz dünyasına maruz kalırız. Zorba savaşlara katılmış, insan öldürmüş,  3 yaşındaki çocuğunu kaybetmiş bunların sonucunda tanrıya, savaşa ve ölüme karşı mesafeli olmuş. Değişmiş. Tek başına kalmış. Ayrıca her şey hakkında bir fikri var adamın. Özellikle kadınlar hakkında. Kadınlar meselesine biraz sonra değineceğiz. Utancından Yüzü Olmaz “Sana söylü