İhtiyarlar ve Cinsellik (Yaş Kamuflajı)

Okuduğum ikinci Japon yazar oldu Tanizaki. Daha önce Murakami'nin Sahilde Kafka'sını okumuştum. Arkadaş, bu Japonların cinsellik konusunda büyük sıkıntıları var! Ensest yani aile içi cinsel yakınlaşmalar rastgele okuduğum iki Japon yazarın kitabında da işlenmiş. Bu durum tesadüf mü sizce?  Sahilde Kafka kitabında oeidipus kompleksi alt metin olarak işlenmiş anne-oğul hatta kız kardeş-erkek kardeş  ve türlü psikopatlıklara yer verilmişti. Bu kitapta da 77 yaşındaki bir adamın geliniyle olan ilişkisine yer veriliyor.  Japonların ensest gibi cinsel sapkınlık eğilimlerini çok ayrı bir başlıkta, derinlemesine incelemek için daha çok birikim sahibi olmalıyım ama şu okuduğum iki kitapta da bu tür ilişkilerle karşılamam japonlar hakkında ufaktan bir önyargıya sahip olmama sebep oldu. 

Geçenlerde köpeğe tecavüz eden bir dayının videosu düşmüştü internete hatırladınız mı? Herkes adamın yaşına, başına, hacılığına falan sövüyordu. Evet şöyle bir algı var:  sırlar dünyasından fırlamış aksakallı ihtiyarların bütün kötülüklerden ve kötü düşüncelerden uzak birer bilge oldukları düşünülüyor. Zihinlerinde hiçbir zaman fenalık olmayacağı ve sürekli iyilik peşinde koştukları varsayılıyor. Onlardan zarar gelmez deniyor. Öyle mi?

Çok küçüktüm. Hatırladığım kadarıyla 9-10 yaşlarındaydım. Bir keresine alevi dedelerinden birisi bizim eve geldi. Bizim bütün akrabaların evlerini teker teker geziyor tabi pezevenk. Adamın suçu yok adamı eve alan salaklarda suç var. Ona hürmet gösteren beyinsizlerin suçu. Her neyse. Adam bir iki dua, bir iki kelam etti. Kurandan bir şeyler okudu, tabi kimse bilmiyor ne okuduğunu belki Kuran bile okumadı. Sonra dede denilen gavat evden ayrılırken annem 20-30 lira bir şey verdi adama. Yemin ederim içimden düşündüm; niye verdi bu parayı?  Lan ben internet kafede Fifa 2005te Celtic'e Henry'i alarak zevkten dört köşe olmak için sadece 50 kuruşa ihtiyacım oluyordu, bulamıyordum.  Elin dedesi gelip iki kelime söyleyip sakalını sıvazlayıp isminin başına "dede" sıfatı alıp kapı kapı dolaşıp 20 verebilenden 20, 100 verebilenden 100 alıp gidiyordu. Adam gidince anneme sordum neden verdin parayı diye. Ayıp olur, az bile verdik dedi. Saf.  Ben çocuk aklımla bu işte bir terslik olduğunu anlamıştım. He ayıp olur.  Demek istediğim şey adamın hürmet ve para görmesinin sebebi dinsel kimliği+yaşı. Bunlar sayesinde saf insanları istediği gibi sömürebiliyor. Lan gerçekten inanıp allah rızası için dua eden kişi, din adamı sıfatını almış kişi fakir fukaranın verdiği 20 lirayı kabul eder mi okuduğu dua için? Kimin aklıyla dalga geçiyorsunuz  amk? Yüzsüz piçler. Çok sinirlendim. Çocukluk travmam gibi bir şey bu benim için. Mazur görün.

Evet, yaş ve sakal kullanıp birkaç kelime arapça zırvalayıp böyle paralar cukka yapabiliniyor. Şimdi Tanizaki'den yaptığımız şu alıntıya doğru gelelim. Dedik ya yaşlı adamlar sırf dünyada geçirdikleri uzun süreden dolayı ne geçmişlerini, ne gençliklikteki piçliklerini, ne de beyinlerinde gizlenen günahlarını kaybedip birer melek haline dönüşmüyorlar. Şu atasözü bir elbette istisnalar haricinde kabul edilebilir: "İnsan yedisinde neyse yetmişinde de odur." Gençliğinde her türlü piçliği yapıp yaşlanınca insan-ı kamil gibi gözüken şahsiyetlerin sayısı azımsanmayacak kadar fazladır. Bu insanlara fırsat verilirse sizi buldukları yere yatırırlar. Bu çok nettir. O yüzden hiçkimseye özellikle de yaşlılara güvenmemek gerek.

Onları zararsız görenler yanılıyorsunuz. Ne diyor: "Böylesine yaşlı bir adamın bu tür istekleri olamayacağını sananlar boş bulunuyorlar."

Yaşlılıklarını kamuflaj olarak kullanıyorlar: "hiçbir kuşku yaratmadan güzel bir kadının yakınında durabiliyorum."   Artık şu tip olaylarla şahit olduğumda durumun ne olduğundan yüzde yüz emin oluyorum. Adam mesela üniversitede bir hocadır. Yaşı da 55-60 civarı olsun. Kız öğrencisiyle konuşurken eli kolu rahat durmuyor, omzuna dokunuyor, anlatırken kızın koluna 1-2 saniyelik ufak dokunuşlar yapıyor. He!  O zaman hemen şunu yapıştır aklına "hiçbir kuşku yaratmadan güzel bir kadının yakınında durabiliyorum."      .

Bakın yeterli imkanlara sahip olmayan yaşlıların genel davranış biçimleri böyle ortaya dökülür. Ama parasıyla, şöhretiyle, her türlü imkanıyla o yaşlara gelen yaşlı erkekler bunları kullanmaktan çekinmezler ve eylemleri çok daha farklı olur. Bakın İbrahim Tatlıses, bakın Ali Ağaoğlu, bakın Aziz Yıldırım ve daha birçoğu.... Yargılamak için söylemiyorum bunları. Belki gerçekten aşk evliliğidir, belki aşk iki taraf için de önemli değildir, sonuçta erkek ve kadının birbiriyle anlaşarak şu veya bu şekilde yürttükleri bir ilişkiden bahsediyoruz. İki tarafta oturup imzalayıp anlaşmış. Hoş, imzasız da anlaşabilirler, bana ne. İşin bu kısmı beni ilgilendirmiyor. Ben yaşlı bireylerin içinde yatan bu arzuyu göstermek istiyorum, bunun için söylüyorum bunları. Onların imkanları var(para, statü gibi) ve nikahıyla cartuyla curtuyla  anlaşmalı ve rızalı bir şekilde bu işi görüyorlar. Yeterli imkanı olmayan adam da ne bileyim otobüste, facebookta, orada burada "hiçbir kuşku yaratmadan güzel bir kadının yakınında durabiliyorum." diyebiliyor sadece.

Tanizaki'nin bu kitabı yazdığı yaşlar kitaptaki 77 yaşındaki adamın yaşlarına yakın. Kitaptaki gözlemler ve anlatımlardan yola çıkarsak Tanizaki denilen gavat kendini anlatmış olabilir. Ama bu da sıkıntılı bir iddia olur. Neden mi? Adamın oğlu bu kitabı okuduğunda ne düşünür? ahahah. Goygoyu geçelim. Bu kitap biraz olsun bendeki farkındalığı arttırdı. Sen kendini yaşlı hissediyor musun? Olgunlaşmış hissediyor musun? Her zaman geçmişin kalıntıları peşimizde değil mi?  Eminim ileride de hala büyüyemeyen bir ihtiyar olarak hissedeceğim kendimi. Hal böyleyken bu ihtiyarlarda gençlik arzularını hala içlerinde tutmazlar mı sanıyorsun? Tutarlar. Kimseye güvenmeyin abi. Adama fırsat verseler gelinine atlayacaktı. Yaşın ve sakalın hiçbir değeri ve önemi yoktur. . Bir insan yedisinde neyse yetmişinde de odur. Her ilerleyen yaşta zihindeki yasaklı düşünceler unutulacak diye bir kaide yoktur. Aforizmalar o yea.